Her şey, bir arkadaşının zamanında sarayda aşçıbaşılık yapan büyük dedesinin Osmanlıca el yazısıyla tutulmuş defterine ulaşmasıyla başladı. Kadıköylü Ali Güler, o günden bu güne Osmanlı’nın 600 yıllık şerbet kültürünü asıl tariflerinden müşterilerinin beğenisine sunuyor.
Osmanlı mutfağının vazgeçilmezi, bin bir derde deva şerbet,
Ramazan’ın ferahlatan lezzetlerinin başında. Kadıköy’de Osmanlı ve Türk
yemeklerini orijinal tarifleriyle günümüze taşıyan Ali Güler, 48 çeşit şerbeti
özel tarifleriyle hazırlayarak şişeliyor. Doğanın tüm renklerini yansıtan
şerbetler, aynı zamanda görsel bir şölen de sunuyor.
Osmanlı döneminde su ve ilâç yerine kullanılan, kristal
kadehli, satış fiyatı ve ikram şekli kanunname ile belirlenen ancak günümüzde
unutulan şerbet kültürünü yaşatan Ali Güler, nam-ı diğer Ali Baba, Osmanlı-Türk
mutfağına ait 720 çeşit yemeğin sunulduğu restoranda 15 yıldır 48 farklı
çeşitte Osmanlı şerbeti yapıyor.
Tarifler, sarayın aşçıbaşı defterinden
Mekânın ilk olarak dedesi, amcası ve babası tarafından 53
yıl önce Kadıköy’de pastane olarak açıldığını anlatan Güler, müşterilerinin “Bari
siz kültürümüze sahip çıkın” önerisiyle işletmeyi 2003’te Osmanlı ve Türk
mutfağına çevirmiş.
Bir arkadaşının, Osmanlı sarayında aşçıbaşı olarak çalışan
büyük dedesinin defterini kendisine verdiğini belirten Güler, bu konuda şunları
anlatıyor:
“Defter, yıllarca bir yerde duruyordu. Bir gün bir dostumuz,
demirhindi şerbeti getirdi bize. Sonra orijinalinin nasıl yapıldığını merak
etmeye başladım. Aklıma birden o defter geldi. Osmanlıca el yazısıyla yazılmış
defterdeki tarifi, iki kişiye tercüme ettirdim. Sonra ilk olarak demirhindi
şerbetini yaptım. Defter, hazineymiş meğer. Bugünkü yaptığımız şerbetlerin
tarifini, o defterden öğrendim. Osmanlı şerbetlerinin en önemli özellikleri,
içerilerindeki baharat karışımıdır. Baharatlar da aynı miktarda olmaz.
Kimisinden 3, kimisinden 70, kimisinden 150 gram koyulur. Bu gün o defter
sayesinde bir kültürü yaşatıyoruz.”
Ehil olmayan kişilerin şerbet hazırlamalarından yakınan
Güler, bu konuda da şunları söylüyor:
“İnsanlarımız da içmek zorunda kalıyor. Osmanlı şerbeti
dediğimiz şey, 600 yıllık bir geçmişe sahip. Bal ve sirke ile yapılan skencebin
şerbetinin ömrü ise yaklaşık bin yıl. Mevlevî mutfağının çok önemli bir
şerbeti. Hazreti Mevlâna’nın da baş içecekleri arasında olduğu söyleniyor.
Doktorların da antioksidan diye tavsiye ettiği, Osmanlı mutfağında da
asırlardır var olan bir şerbet.”
Ali Güler, şerbetlerin içine kesinlikle buz konulmamasını,
dolapta 4-5 saat soğutulup içilmesini tavsiye ediyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder