![]() |
Erdoğan, TOBB İstişare Toplantısı'nda önemli açıklamalar yaptı |
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye Odalar ve
Borsalar Birliği (TOBB) Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu ve 365 oda ve borsa
başkanı ile istişare toplantısında bir araya geldi. Cumhurbaşkanı Erdoğan,
toplantıda yaptığı konuşmada, ‘Paralel Yapı’ ile mücadele konusunda dikkat
çeken açıklamalar yaptı.
Belgeler elimizde
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, ‘Paralel Yapı’nın 17-25
Aralık’ta Hükümete karşı darbe teşebbüsünde bulunurken, AK Parti Hükümeti’nin
yerine kurulacak hükümeti, o hükümetin Başbakanını ve bakanlarını bile isim
isim belirlediklerini belirterek, “Bunların bütün belgeleri, delilleri tek tek ortaya
çıktı, şu anda elimizde” dedi.
Daha şaşırtıcı şeyler
de görecek, duyacaksınız
Eğitimden, hizmetten, himmetten bahseden yapının birtakım
kirli cinayetlere, faili meçhul cinayetlere dahi bulaştığını ifade eden
Erdoğan, “Daha da fazlası çıkacak. Zincir bunu gösteriyor. Daha şaşırtıcı
şeyler de görecek, duyacaksınız” diye konuştu.
‘Üst akıl’, “güneydeki
ülke”
‘Paralel Yapı’nın hiçbir zaman yalnız hareket etmediğini de belirten
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Zaten tek başına böyle karmaşık bir darbe girişimini
planlayacak zeka ve beceriye de sahip değiller” dedi.
Devlet içinde ‘Paralel
Yapı’yı koruyanlar var
“Karşımızda sadece basit bir şebeke olmadığını, karşımızda
ulusal ve uluslararası şer odaklarının maşası bir şebeke olduğunu da aziz milletimin
bilmesini isterim” diyen Erdoğan, “Devlet içinde dahi onursuzca kendisini
gizleyip, bu şebekeye destek veren, kaynak aktarmaya devam eden ve bu şebekenin
maşalığını yapan kurumlarını kuruluşlarını haince, nankörce koruyanlar da var”
diye konuştu.
Erdoğan, ‘Paralel Yapı’nın bütün bu operasyonlarda sadece ve
sadece maşa olarak kullanıldığını söyledi. Erdoğan, “Birtakım çevreler
özellikle de güneydeki sevdikleri ülke yönetimi, bunları bir maşa olarak
kullandı ve bugün hala kullanıyor” diyerek, üstü kapalı bir şekilde İsrail’e işaret
etti.
***
Operasyonların hedefi şahsımdan öte Yeni Türkiye’dir
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’ye yönelik son 1,5 yıldaki
operasyonların hedefinin şahsından öte Yeni Türkiye olduğunu söyledi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, TOBB Başkanı Rifat
Hisarcıklıoğlu ve 365 oda ve borsa başkanı ile istişare toplantısında bir araya
geldi. Toplantıda konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, TOBB üyelerine Türkiye’nin
büyümesine, kalkınmasına, refahın ve demokrasinin standartlarının artmasına
verdikleri katkı için teşekkür etti.
Başbakanlık yaptığı 12 yıllık sürede TOBB ile son derece
uyumlu, istişareye dayalı, koordineli bir işbirliği gerçekleştirdiğini anlatan
Erdoğan, atılacak her adımda TOBB üyelerinin görüşlerini, tavsiyelerini
dinlediğini söyledi. Erdoğan, “Allah’a hamdolsun bu uyum, dayanışma Türkiye
ekonomisinin 12 yıllık süreçte büyük bir sıçrama yapmasına, özgüven
kazanmasına, şaha kalkmasına zemin hazırladı. Özel sektör ile kamunun uyumunun
Türkiye’de neleri başarabileceği, Türkiye’yi hangi seviyelere ulaştıracağı bu
12 yıllık süreçte çok net görüldü. İnşallah bu birliktelik, bu dayanışma,
aramızdaki bu uyum ve koordinasyon, özellikle de aramızdaki istişare kültürü
Cumhurbaşkanlığımız süresince de aynen devam edecek” dedi.
Cumhurbaşkanlığında yeni bir teşkilatlanma yapısına
gidildiğini ifade eden Erdoğan, “Mevcut teşkilatlanma yapısını farklı bir
Türkiye için yeterli bulmadığımızdan dolayı yeni teşkilatlanma yapısıyla
birlikte çok daha farklı bir adıma atalım istiyoruz. Ekonomiyi yakından takip
edecek, ekonominin tüm taraflarıyla istişarelerimizi eskisi gibi sürdürecek,
dertlerinizi, şikayetlerinizi, öneri ve tavsiyelerinizi yine dinleyecek,
bunları istişare edecek, bunlara birlikte çözüm üreteceğiz” diye konuştu.
Özel sektör ile sadece ekonomik konularda değil
demokratikleşme konusunda da birlikte çalıştıklarını, Çözüm Süreci’nin her
aşamasını özel sektörle de istişare ettiklerini ve süreci birlikte bu noktaya
getirdiklerini anlatan Erdoğan, şöyle devam etti:
“Gerektiğinde Güneydoğu Anadolu’ya gittik, orada
toplantılar yaptık, Doğu Anadolu’da sizlerle birlikte toplantılar yaptık, bütün
bunlar o süreci güçlü bir şekilde işletebilmek içindi. Dış politikada her zaman
görüşlerinizi, önerilerinizi, sorunlarınızı aldık, dinledik. Uluslararası
yaptığımız ziyaretlerde sizlerle birlikte olduk, oralarda karşılıklı gittiğimiz
ülkelerin işadamlarıyla bir araya gelme imkanlarını araştırdık. Aynı şekilde
işbirliğimiz ve istişarelerimiz inşallah kesintisiz şekilde devam edecek. İki
sihirli kelime diye 12 yıldır hep gündemde tuttuğum ‘güven ve istikrarın’
bundan sonra da aynı kararlılıkla devam etmesi gerekir.
Türkiye’yi binlerce değişik parçadan teşekkül etmiş bir
makine gibi düşünün, 12 yıl öncesine kadar bu makinenin bazı çarkları dönüyor,
bazıları dönmüyordu, bazı bölümleri işlerken bazı bölümleri paslanmaya yüz
tutmuştu. Makinenin bölümleri, çarkları arasındaki uyum kaybolmuş, harmoni
yitirilmiş, senkron diye bir şey kalmamıştı. Her yerinden ses gelen, gürültüyle
çalışan ne kadar çalışırsa çalışsın verimli olmayan bir makine vardı. Ülkenin
bir bölgesi hızla kalkınırken diğer bölgeler hızla geriye gidiyordu, bir
şehirde insanlar mutlu, mesut yaşarken diğerinde kan akıyor, gözyaşı
akıtılıyordu. Belli kısımlar, kesimler, belli seçkin zümreler servetlerine
servet katarken ülkenin geri kalanı yoksulluk altında eziliyordu. Haklar,
özgürlükler belli zümreler için alabildiğine genişletilirken ülkenin geri kalan
kesiminden bu hak ve özgürlükler esirgeniyordu. Ekonomi bir yıl bir adım
ileriye gitse ertesi yıl yüksek faizle, enflasyonla daralmaya ekonomik
krizlerle 10 adım geriye gidiyordu.
Bizim 12 yıllık süreçte yaptığımız en başta bu makinenin
parçaları arasındaki uyumu sağlamak oldu. Bunun son derece önemli, değerli
olduğunu sizler de biliyorsunuz. Makinenin her bir parçasının uyum içinde,
harmoni içinde aynı hedef ve idealler için çalışması, üstelik güvenli bir
zeminde çalışması verimi de artırdı, kaliteyi de artırdı, huzuru istikrarı da
artırdı. Bu uyumun bozulmasına hep birlikte asla ve asla müsaade etmemeliyiz,
etmeyeceğiz. Eski Türkiye’de olduğu gibi makinenin tek bir parçasının daha
arıza yapması, bu arızanın ihmal edilmesi ilerde makinenin tamamına zarar
verecek, daha büyük sorunlara yol açacaktır. Buna mahal, imkan, fırsat
vermeyeceğiz. İçeriden ya da dışarıdan ekonominin çarklarına yönelik
saldırıları çok çok iyi görecek, anlayacak, iyi analiz edecek ve bu saldırılara
karşı hep birlikte mücadele edeceğiz.”
“Sanmayın ki bu operasyonlar, girişimler hükümete ya da
belli bir partiye yöneliktir”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, son 1,5 yıldır Türkiye’nin
içeriden ve dışarıdan belli operasyonlarla, girişimlerle hedef alındığına
işaret ederek, “Sanmayın ki bunlar şahsıma yönelik operasyonlardır, sanmayın ki
bu operasyonlar, girişimler hükümete ya da belli bir partiye yöneliktir. Bu
operasyonun veya operasyonların tamamı Türkiye’ye, Türkiye’nin varlığına,
birliğine, huzur ve istikrarına, en önemlisi de Türkiye ekonomisine ve Türkiye’nin
bağımsızlığına yönelik operasyonlardır” dedi.
Daha önce yapılan operasyonların arkasından ‘Bütün bu
atılan adımların arkasında bir üst akıl var’ dediğini hatırlatan Erdoğan, “Sordular
bana ‘üst akıl kim?’ Dedim ki ‘onu siz araştıracaksınız. Ne olduğunu, kim
olduğunu biliyorsunuz. Bunları siz inceleyeceksiniz, siz araştıracaksınız’. Bu
operasyonları yapanların, bu operasyonlarda taşeron olarak kullanılanların
hedefi şahsımdan öte yeni Türkiye’dir, güçlü Türkiye’dir, büyüyen Türkiye’dir.
Şahsımı değil, sizleri hedef alıyorlar. Sizlerin atölyelerini, fabrikalarını,
emeğinizi, ekmeğinizi hedef alıyorlar” değerlendirmesinde bulundu.
Erdoğan, içeride ve dışarıda bu operasyonları yapanlar
için eski Türkiye’nin son derece elverişli bir ülke olduğunu, bu kesimlerin
yüksek faizden, yüksek enflasyondan çok iyi kazandığını anlatarak, “Bizim ihracatımızın
düşüklüğü sayesinde dünya pazarından daha fazla pay alıyorlardı. Türkiye’nin
müteahhitleriyle rekabet etmek zorunda kalmıyorlardı, yatırım yeri olarak
Türkiye’yi bir rakip olarak görmüyorlardı. Bunların isteği, içine kapanık,
burnunun ucunu dahi göremeyen, hiçbir ideali, iddiası olmayan, hedefi olmayan
bir Türkiye” diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 12 yıl önce devletin borçlanma
faizinin yüzde 63, enflasyonun da yüzde 30’larda olduğunu, büyük mücadeleler,
kavga ve gürültüyle bu rakamları tek hanelere indirdiklerine işaret ederek, şu
değerlendirmelerde bulundu:
“Peki şu andaki rakamlar gerek faiz, gerek enflasyon,
bunlar bizim için yeterli mi? Asla yeterli değil. Bunun daha da düşmesi lâzım.
Çünkü eğer ülkemde yatırımlar artarsa bizim için huzur var. Eğer biz bu
yatırımları artıramazsak, üretim sağlayamazsak, istihdamı artıramazsak vay
halimize. Başbakanlığım döneminde, dünya krizi yaşarken araştırın, inceleyin
biz yatırımlara asla ‘dur’ demedik, yatırımlarımıza aynen devam ettik. Niye?
Çünkü o kriz döneminde siz yatırımları durduracak olursanız orada bitersiniz.
Şu anda Türkiye, asla yatırımlarına ‘dur’ demeyecek. ‘Dur’ dememesi çin yüksek
faizin olmaması gerekir. Yatırımcı, girişimci ancak düşük faizle kredi alacak
ki yatırımını yapsın, üretimini yapsın. Çünkü biz ihracata dayalı bir ekonomiyi
baştan itibaren benimsedik. Onu benimsediğimiz içindir ki göreve geldiğimizde
36 milyar dolar olan ihracatımız, şu anda 157 – 158 milyar dolara geldi.
Yeterli mi? Yeterli değil, bunun daha da artması lâzım. Bizim yatırımlarımızın
asla durmaması lâzım. Bu yatırımlarla beraber o zaman üretim, istihdam bütün
bunlar artacak ve bütün bunların artmasının yanında bir defa girdi maliyetleri
de ciddi manada düşmüş olacak. Bunları göremiyorsak vay halimize yandık. Bunu
görmemiz lâzım.
Bizi sıkıntılı dönemlerde biz yapan şu olmuştur; inşaat
sektörüne biz asla ‘dur’ demedik, inşaat sektörüne biz ‘yürüyün’ dedik. Bunun
başını da TOKİ çekti, ama özel sektörde inşaat sektöründe yoğun bir
hareketlenme oldu. Ancak acaba inşaat sektörüyle sanayi de ileri teknoloji
arasında bir fark olmalı mı? Hayır, o da ilerlesin, ama inşaat sektörü de
ilerlesin. İnşaat sektörüne ‘dur’, sanayiye ‘ilerle’ derseniz, orada çöküntü
başlar. Bizim için emek yoğun olan sektör inşaat sektörüdür. Buna dikkat
etmemiz lâzım. Türkiye’nin kentsel dönüşümlerle birlikte çok farklı bir şekilde
bu sektörü ayakta tutması gerekir. Kimse kalkıp sanayiyi ‘durdurun’ demiyor ki.
İleri teknoloji bizim için olmazsa olmaz. Ama birine ‘dur’ birine ‘git’ dersen
olmaz, bunlar at başı yürümesi lâzım.”
“Risk almadan netice olmaz”
Kredi maliyetlerinin ucuzlamasıyla yatırımlara devam
edilmesi gerektiğini vurgulayan Erdoğan, TOBB’un bu konuda başı çekmesi
çağrısında bulundu.
Bütün bu konuda atılacak adımlarda ucuz girdi maliyetleriyle
çok daha ideal bir şekilde ülkenin dört bir yanına yayılmak gerektiğini
vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Her yerde risk alacağız. Terör var, terörün
sıkıntılarını biliyoruz, siz benden daha iyi biliyorsunuz. Fakat risk almadan
netice olmaz” ifadelerini kullandı.
Erdoğan, her zaman siyasetin risk olduğunu söylediğini
hatırlatarak, ticaretin ve en önemlisinin de yaşamın risk olduğunu dile
getirdi.
Her gün terörle mücadele eden, bu konuya milyarlarca
dolar akıtan, istikrarı ve huzuru olmayan yoksul bir Türkiye’nin bazılarının
işine geldiğine işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi:
“Üst akıl diyorum ya, onların işine geliyordu. Bunların
benim şahsımdan değil yeni Türkiye’den rahatsızlıkları var. Bahanelere bakın o
bahanelere, maskelere asla aldanmayın, görünüşe sakın ha sakın itibar etmeyin.
Gezi olayları dediler. Bahane neydi? Ağaç. Hani Yalova’da bu geziciler neden
ortalıkta yoklar. Taksim’de ağaç kesilmedi, 12 tane ağaç bir yerden alınıp, bir
yere taşınıyor. Bir tanesi de çıktı ‘hala anlamadın mı, sorun ağaç değil’ dedi.
Sorun başkaydı. O tencere, tavacılar nerede? Hiçbiri yok. Yoksa tencere,
tavaları mı kaybettiniz ne oldu? Bakırköy’de neden yoklar? Orta Doğu Teknik
Üniversitesinin yanından geçen yol için ortalığı ateşe verdiler, ODTÜ’nün Eymir
Gölü’nde kesilen ağaçlar için neden yoklar? Eğer bahane ağaç olsaydı bu ve
benzeri birçok olayda protesto görürdük. Ama yoklar çünkü ağaç bahaneydi.
Taksim’de polisin göstericilere müdahalesini saatlerce, haftalarca ulusal ve
uluslararası medya verirken, kendi ülkelerindeki hadiseleri görmezden geldiler.”
“Türkiye’yi
durağan yapıyor”
Erdoğan, Türkiye’deki basın özgürlüğünün tehdit altında
olduğu yaygarası koparanların; İsrail ile Suriye rejiminin öldürdüğü
gazetecileri, Gazze olaylarında gazetecilere yapılan baskıyı görmezden
geldiklerini aktardı.
Türkiye’de polisin elinde silah, molotof olan hatta
cinayet işleyen teröriste karşı yasalar dahilindeki müdahalesine işaret eden
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “İnsan hakkı ihlali’ diye bütün dünyaya servis edenler,
şu anda Amerika Birleşik Devletleri’nin işkencelerine suçunu itiraf etti diye
sınırsız hoşgörü gösteriyorlar” değerlendirmesinde bulundu.
Erdoğan, uluslararası medyanın aylardır Türkiye
ekonomisini kötülemek ve Türkiye’yi terörle aynı kefede göstermek için yalan
üstüne yalan yazdıklarını bildirdi.
Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşlarının
istedikleri zaman, istedikleri gibi batanı çıkarmak için 6 derece birden
çıkarttıklarına dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Türkiye gibi istikrarın
olduğu bir ülkeyi de durağan yapıyor veya düşürmeye gayret ediyor. Bütün bu
batan ülkelerin kredi notlarını artırırken, Türkiye için yalan yanlış
manzaralar çizebiliyorlar. Bütün bunlar belli odaklardan, belli merkezlerden
kesinlikle idare ediliyor. Bu saldırılar, operasyonlar son derece sistematik
şekilde şu anda götürülüyor. Amaç bizi, etkisiz hale getirmek, hükümeti
yıpratmak, bu sayede eski Türkiye’ye geri dönüş yapabilmek. Millet bu oyunu,
tuzağı ve saldırıların esas amacını gördü ve tepkisini de sandıkta çok net
biçimde ortaya koydu. Ben de aziz milletim de bu saldırıların karşısında
olacağız. Milletim cumhurbaşkanlığı seçiminde de ilk defa milletin oylarıyla
seçilen bir seçimde bu evladını ilk defa kendi oylarıyla cumhurbaşkanlığı
makamına taşıdı” diye konuştu.
“Eski Türkiye’ye
inşallah geri dönüş olmayacak”
Erdoğan, Türkiye’nin bağımsızlığına her ne şekilde olursa
olsun İstiklal Marşı’nda ifade edildiği gibi o namahrem elin uzanmasına asla
müsaade etmeyeceklerinin altını çizdi.
Bu milletin kendi istikametini kendisinin çizdiğini
vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Sokak eylemleri, terör eylemleri, yazılı ve
görsel medya kuruluşları, faiz lobileri, rant merkezleri değil bu ülkenin ve bu
milletin rotasını sadece millet tayin eder” dedi.
Erdoğan, eski Türkiye’yi diriltme umudu içinde
yaşayanların artık bu hayallerinden vazgeçmesi gerektiğini bildirerek, “Eski
Türkiye’ye inşallah geri dönüş olmayacak. Dışarıdan belli merkezlerin,
içerideki hain taşeronlarıyla istedikleri gibi karıştırdıkları, istikamet
çizdikleri bir Türkiye artık yok. Ekonomimizle hedeflerimizle ilke ve
ideallerimizle tüm politikalarımızı biz, kendimiz belirleriz yani millet
belirler” ifadelerini kullandı.
“Bizimle ilgili
iddianameler hazırdı, hepsi elimize geçti”
Bir yıl önce 17 Aralık’ta yargı içindeki bazı odakların
harekete geçtiğini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi:
“Bazı operasyonlar yaptılar. Bahane yolsuzluk iddiasıydı.
Maske, ambalaj, kılıf yolsuzluk iddiasıydı. 17 Aralık sabahından itibaren bir
kısım ulusal ve uluslararası medya, yargının operasyonuyla eş zamanlı olarak
algı operasyonuna başladılar. 17 Aralık’ta eğer bu oyunu görmeseydik, eğer
maskelerin altındaki gerçek niyeti görmeseydik yani dik durmasaydık 25 Aralık
operasyonunu yapacaklardı. Her şey hazırdı; Başbakan nasıl alınacak, bakanlar
nasıl alınacak, bürokratlar, iş adamları nasıl alınacak bunların planı hazırdı.
Bizimle ilgili iddianameler hazırdı. Bunların hepsi elimize geçti.
Şahsımdan ‘dönemin başbakanı’ diye bahsediyorlardı.
İddianameler, İstanbul’da o malum polisler tarafından hazırlanmış, yazılmış,
operasyon için bekletiliyordu. Hatta bizim alınmamızdan sonra kurulacak hükümet,
başbakan, bakanlar dahi tek tek hazırlanmıştı. Millete yolsuzluk istilasını
gösterecekler ama aslında bir hükümeti devirecek yerine istedikleri gibi eski
Türkiye’de yaptıkları gibi onlara hizmet edecek ulusal ve uluslararası rant
çevrelerine çalışacak bir hükümet kuracaklardı. Bunların bütün belgeleri,
delilleri tek tek ortaya çıktı, şu anda elimizde.”
“İnlerine girdikçe
bazı gerçeklerle de karşılaşıyoruz”
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Eğitimden,
hizmetten, himmetten bahseden yapının, birtakım kirli cinayetlere, faili meçhul
cinayetlere dahi bulaştığını işte bugünlerde görüyoruz. Daha da fazlası
çıkacak, zincir bunu gösteriyor, daha şaşırtıcı şeyler de görecek duyacaksınız.
Ancak inlerine girdikçe bazı gerçeklerle de karşılaşıyoruz” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Gezi Parkı odaklı olaylar ile
17-25 Aralık operasyonlarına “darbe girişimleri” dediğinde bazılarının bunu
kabul etmek istemediğini söyledi.
“Gezi, bir darbe girişimiydi ama burada bu işi
başaramadılar” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, Mısır ve Ukrayna’da işe yarayan bu
oyunun, Türkiye’de bozulduğunu söyledi.
Erdoğan, 17-25 Aralık’ın da bir darbe girişimi olduğunu
belirterek, “Biz sağlam durduk, millet sağlam durdu. O da işe yaramadı.
Yolsuzluk kılıfı, yolsuzluk maskesi darbe niyetinin üzerini örtmeye yetmedi.
Ben burada bazı acı gerçekleri hatırlatmak zorundayım. 17 Aralık sonrasında
biz, ‘inlerine gireceğiz’ dedik. Aradan yaklaşık bir yıl geçti. Milletimizin de
desteğiyle inlerine girdik ve giriyoruz. Eğitimden, hizmetten, himmetten
bahseden yapının birtakım kirli cinayetlere, burası çok önemli faili meçhul
cinayetlere dahi bulaştığını işte bugünlerde görüyoruz. Daha da fazlası
çıkacak, zincir bunu gösteriyor, daha şaşırtıcı şeyler de görecek duyacaksınız.
Ancak inlerine girdikçe bazı gerçeklerle de karşılaşıyoruz” ifadelerini
kullandı.
“Paralel yapı
sadece ve sadece maşa olarak kullanıldı”
Paralel yapının hiçbir zaman yalnız hareket etmediğini belirten
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Zaten tek başına böyle karmaşık bir darbe girişimini
planlayacak zeka ve beceriye de sahip değiller” dedi.
Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti:
“Paralel yapı bütün bu operasyonlarda sadece ve sadece
maşa olarak kullanıldı. Birtakım çevreler özellikle de güneydeki sevdikleri
ülke yönetimi, bunları bir maşa olarak kullandı ve bugün hala kullanıyor.
Yetmedi muhalefet partileri yani eski Türkiye’nin aktörleri bu yapıya destek
çıktılar, hala bugün de destek veriyorlar. İş ve medya dünyasından, siyasetten
bu yapıya destek verenler oldu. Kim ne yaparsa biz bunların inlerine girdik,
daha da gireceğiz. Arkalarında, yanlarında kim olursa olsun bu ihanet
şebekesini çökertecek ve hesabını soracağız. Ama karşımızda sadece basit bir
şebeke olmadığını, karşımızda ulusal ve uluslararası şer odaklarının maşası bir
şebeke olduğunu da aziz milletimin bilmesini isterim. Eski Türkiye’ye gitmek
için kimin umudu varsa kimin arzusu varsa bu kiralık şebekeyle, bunla iş
tutuyorlar. Kimi zaman ana muhalefet partisi bu şebekeyle iş tutuyor, kimi
zaman diğer muhalefet bu şebekeyle iş tutuyor, kimi zaman terör örgütü dahil
terör örgütünün gölgesinde siyaset yapan parti dahi bu şebekeyle iş tutuyor.
Devlet içinde dahi onursuzca kendisini gizleyip, bu şebekeye destek veren,
kaynak aktarmaya devam eden ve bu şebekenin maşalığını yapan kurumlarını
kuruluşlarını haince, nankörce koruyanlar da var.”
“Bunların meselesi
şahsımla değil Türkiye’nin bağımsızlığıyladır”
İş ve medya dünyasının da bugün hala bu ihanet
şebekesiyle hareket ettiğini üzülerek dile getirdiğini söyleyen Erdoğan, vatana
ihanet uğruna bir ikbal arayışında olanların, siyasi, idari, iktisadi
beklentisi bulunanların bu yapıya kol kanat gerdiğini ya da bu yapıyı görmezden
geldiğini söyledi.
Söz konusu şebekenin, sufle yaparak yalan, tehdit ve
şantajla siyaset, medya ve iş dünyasını kullandığını kaydeden Cumhurbaşkanı
Erdoğan, “Kara para aklama nerde derseniz, bunlarda. Bütün bu oyunları bozmak
gerekiyor. Bunların meselesi şahsımla değil Türkiye’nin bağımsızlığıyladır.
Bunların meselesi güçlenen ekonomiyledir. Gerek bu şebekeyle gerek bu şebekeyi
kullanan odaklarla iş tutan her kim olursa olsun ülkesine, milletine,
bayrağına, toprağına karşı ihanet içindedir. Bu çevrelerle iş tutanlar da asla
başarılı olamayacaklarını, kazanamayacaklarını umarım görürler, idrak ederler”
diye konuştu.
Erdoğan, TOBB’dan ve bir buçuk milyona yakın üyesinden
bir şüphesi olmadığını belirterek, TOBB’dan
hassasiyetlerini muhafazaya ve bu şebekeyi besleyenlere karşı bağımsızlık
mücadelesinde yanlarında durmaya devam etmelerini istedi.
“Bunlara giden her
kuruş, vatana ihanete gitmiştir”
Verilen himmetlerin, yardımların nerelere gittiğini
esnaf, tüccar, sanayici, girişimci, ihracatçı ve yatırımcıların çok iyi
gördüğünü söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “İnanın bunlara giden her kuruş,
maalesef vatana ihanete gitmiştir. Bu mesele sadece paralel yapı meselesi
değildir, bu mesele o yapıyı bir maşa olarak kullanan ve asıl meselesi de
vatanın bağımsızlığına kast eden çevrelerle mücadele meselesidir, bu kadar
önemli” ifadelerini kullandı.
Erdoğan, ülkenin ve milletin güçlenmesinin istenmediğine
işaret ederek, şöyle konuştu:
“77 milyon nüfusuyla güçlenen bir Türkiye’yi
istemiyorlar. Eskiden ayar verilen bir Türkiye vardı, gündemi belirlenen bir
Türkiye vardı. Şimdi ise ayar veren, gündem belirleyen bir Türkiye olduğu için
rahatsız oluyorlar. Ülkemizin bağımsızlığı, güven ve istikrar ortamı,
ekonominin ve demokrasinin daha da büyümesi adına bu şer çevrelerine, şer ittifaklarına
karşı birlikte hareket edeceğiz. Bakın, biz korkmadık, çekinmedik, boynumuzu
eğmedik, karşılarında dimdik durduk. İş dünyasında, medyada ya da siyasi partilerde
bunların tehdidinden, şantajından, kasetlerinden korkan kim varsa gelsinler
gereken ne ise tereddütsüz yapacağız. Abdestinden şüphesi olmayanın, namazından
şüphesi olmaz. Ama tabii abdestinden şüphe varsa namaz da gitti gümbürtüye,
bunu da bileceğiz. Millet iradesini, demokrasiyi özelliklede ekonomiyi bu
maşalara ya da bu maşaları tutan kirli ellere inşallah beraberce teslim
etmeyeceğiz.”
“Tezlerimizin ne
kadar doğru, haklı olduğu tek tek ortaya çıkıyor”
Ekonomiye ilişkin pompalanan olumsuz haberlere karşı
hassas ve dikkatli olunması gerektiğini bildiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, ulusal
ya da uluslararası basında Türkiye ekonomisine ilişkin çıkan haberlere temkinli
yaklaşılması, haberler karşısında da morallerin yüksek tutulması gerektiğini
vurguladı.
Erdoğan, aylardır olumsuz haberlerin yapıldığını buna
rağmen ihracatın kasım ayı sonu itibarıyla 157 milyar dolarla rekor bir
seviyede olduğunu kaydetti.
Büyüme rakamlarının açıklandığını hatırlatan Cumhurbaşkanı
Erdoğan, üçüncü çeyrekte yüzde 1,7 oranıyla yine pozitif bir gelişmenin
olduğunu dile getirdi. Erdoğan, bu rakamın çok daha yukarılarda olması
gerektiğine de değinerek, dünyadaki sıkıntının da Türkiye’yi etkilediğini
belirtti.
Erdoğan, turizmde Türkiye’nin rekor kırdığını söyleyerek,
“Bölgemizde tezlerimizin ne kadar doğru ne kadar haklı olduğu tek tek ortaya
çıkıyor. Türkiye’nin gücü, itibarı daha da yükseliyor. Umutsuz, karamsar
olmayacağız. Çalışacak, üretecek, istihdam oluşturacak daima büyüyen, daima
gücüne güç, itibarına itibar katan bir ülke olacağız” değerlendirmesinde
bulundu.
“Ellerine bulaşan
kanı temizleyecekler”
En zor meselede, ekonomi ve demokrasi için son derece
önemli olan çözüm sürecinde de Türkiye’nin artık çok önemli bir aşamaya geldiğine
dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti:
“Artık kuru tehditler, sabotajlar, kirli ittifaklar
hamdolsun çözüm sürecini rayından çıkaramaz, istikametinden uzaklaştıramaz.
Çözüm süreci, artık 77 milyonun umutla sahip çıktığı bir süreç oldu ve umutla
da filizlenmeyi sürdürüyor. Çözüm sürecini sokakla, caddeyle, dağla tehdit
edenler artık Doğu, Güneydoğu’daki vatandaşlarımız nezdinde de itibar
görmüyorlar. Bu kuru tehditleri savuranlar 6-7 Ekim olaylarında ellerine
bulaşan kanı temizleyecekler. Ellerine, yüzlerine bulaşan o kanın hesabını
verecekler. Göreceksiniz, ucuz ve kuru tehditlerinin de altında kalacaklar.
Çözüm sürecine millet sahip çıkmıştır. İnşallah milletin bu süreci hayır
dualarıyla desteklemesi neticesinde bu süreç, bu kanlı elleri inşallah saf dışı
edecektir. Sadece siyaset zemininde ilerleyeceğiz. Senin bir derdin var mı,
varsa parlamentodasın, orada bu işi hallet, siyaset zemininde hallet. Dağla bu
hallolmaz, silahla bu hallolmaz. Bu ülke, gerek polisiyle gerek askeriyle bütün
imkanları ve güçleriyle bu ülkede sokakları molotoflarla, kan gölüne
çevirenlere fırsat vermeyecektir, vermez. Bunu böyle bilmek zorundasınız.”
“İyi yaptın, bu
iyi bir gösteriydi mi’ diyecek”
Erdoğan, İç Güvenlik Reformu’na yönelik bazı siyasilerin
yaptığı açıklamaları eleştirdi.
“Molotofkokteylini suç unsuru olmaktan çıkaralım”
diyenler olduğunu ifade eden Erdoğan, “Soruyorum ya, Allah aşkına bir güvenlik
gücü elinde bomba mesabesinde olan molotofla dolaşan, onları halk otobüslerine
atan, vatandaşın araçlarını yakan, dükkanlarını yakanlara karşı ne diyecek? ‘İyi
yaptın, bu iyi bir gösteriydi. Hakikaten demokratik bir gösteriydi’ bunu mu
diyecek? Asla hükümetimiz hiçbir zaman böyle bir şeye fırsat bugüne kadar
vermedi, bundan sonra da vermeyecektir. Hiçbir zaman ne askerimiz ne polisimiz
bu tür şeye karşı asla müsamaha ile bakmayacaktır. Eğer bakarsak o zaman biz
görevimizi yapmamış oluruz. Ne gerekiyorsa onu yapacağız” diye konuştu.
“Bu sarayın
tekerleği mekerleği yok”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, TOBB üyelerini “milletin sarayı”nda
ağırlamaktan mutluluk duyduğunu da ifade ederek, şunları kaydetti:
“Burayla ilgili de garip garip şeyler söylüyorlar. İşte ‘giderken
sarayı da aldı götürdü’ diye. Bu sarayın tekerleği mekerleği yok, öyle yürüyen
bir saray değil. Neyi, nereye götürdük ki? Başbakanlık Sarayı olarak düşünülen
daha sonra Cumhurbaşkanlığı Sarayı’na, Cumhurbaşkanlığı Sarayı Çankaya ise
Başbakanlığın kullanacağı bir yer haline dönüşüyor. Bu aramızda yapılan
görüşmeler neticesinde alınan karar. Bu seni niye rahatsız ediyor ki? Nereye
hizmet edecek bunlar? Burası da, Çankaya’da hepsi bu millete hizmet edecek,
bunu anlamayacak kadar maalesef aklı muazenesi yerinde olmayanlar var. ‘Buraya
şu kadar para harcanmış’ diyorlar. Şu anda ülkemizde yargıya ait, Anayasa
Mahkemesi başta olmak üzere, Danıştay olmak üzere, Bakanlıklarımız olmak üzere
hepsine birçok kendilerine ait olmak üzere binalar yaptık, yapıyoruz. Onlar
bizim gurur vesilemizdir ve yine yapılacak.”
İngiltere’de Westminster Sarayı’nın 3 milyar pound, yani
5 milyar dolara restore edildiğini anlatan Erdoğan, “İngiltere gazetelerinde
böyle yaygara görüyor musunuz? Onların anamuhalefetinde, şurada, burada böyle
bir yaygara görüyor musunuz? Geçenlerde biliyorsunuz Cameron buradaydı sordum, ‘Var
mı yaygara, rahatsız edenler falan’ dedim, ‘Yok, normal şeyler bunlar’ dedi.
Her şey bu kadar açık. Bunlar eski Türkiye’den kalma görüntüler. Biz artık eski
Türkiye’de yaşamıyoruz. Yeni Türkiye her şeyiyle kendini ortaya koyacak. Çok
ilginçtir, bütün bunları söyleyenler ve bir de bunun üzerine buranın kaçak
saray olduğunu söyleyenler... Bu da ne edebe ne adaba sığmaz. Burada Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti yapmış olduğu bu sarayı ne gerekiyorsa buna göre
yapmıştır. Bütün bu noktada Danıştay kararları, hepsi bunun içinde var. ‘Şu
kadar ağaç kesildi, şu bu’ hepsi yalan” diye konuştu.
“İtibardan
tasarruf olmaz”
Cumhurbaşkanlığı Sarayı’na karşı çıkanların İstanbul
Boğazı’na yapılan bütün köprülere de karşı çıktığını belirten Erdoğan, “Bu
ülkede güzellik adına, millet yakışacak ne yapılıyorsa hepsine karşı çıktılar.
Bir büyüğümüzün güzel bir sözü var. Ne biliyor musunuz? ‘İtibardan tasarruf
olmaz’. Burası Türk milletinin itibarıdır, buradan tasarruf olmaz. Sonucu
nedir? 600 - 650 milyon dolar. Öbür tarafta 5 milyar dolar restorasyona...
Bunlar da ufuk yok, bunlar dar akıllarıyla zaten bu ülkede hiç bir şey
yapamadılar” değerlendirmesinde bulundu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, İstanbul’da gelen turistlerin
Dolmabahçe ve Topkapı saraylarını gezdiğine işaret ederek, “Geçen 70-80 senede
yaptığın bir eser var mı? Oraları da bir görsünler, gezsinler diye. Biz 12
senede yaptıklarımızla şu anda övgü alıyoruz, almaya da devam ediyoruz” dedi.
“İki adada
uluslararası nice toplantıları yapma imkanını bulacağız”
TOBB’un sadece ekonomi ve demokrasiye değil kültür
dünyasına da önemli hizmetler sunduğunu belirten Erdoğan, şöyle konuştu:
“Yunus Emre’den, Mehmet Akif’ten, Necip Fazıl’dan sonra Dede
Korkut eserini de Türkiye’de ilk kez bu kalitede, kapsamda bastığınızı büyük
bir memnuniyetle öğrendim. Bu eserler için de teşekkür ediyorum. Özellikle bir
hamle de şu, bu adım TOBB’u inanıyorum ki çok daha kalıcı kılacak, İstanbul’da,
ben ‘Yassı Ada’ demiyorum ‘Yaslı Ada’ diyorum ve yanındaki Sivri Ada, burayı
demokrasi ve özgürlükler adası yapma kararı almıştık, bu işin sponsorluğuna da
TOBB soyundu. İnşallah çok kısa zamanda orası bittiğinde bu iki adada
uluslararası nice toplantıları yapma imkanını bulacağız. Büyük devletlere
gittiğiniz zaman bakarsınız bu tür toplantıları bu tür adalarda yaparlar.
Kapanırlar oraya 2 gün, 3 gün, 4 gün dünya ile ilişkilerini keserler, oradan
önemli kararları çıkarırlar. Orası başladığı zaman da rahatsız olacaklar,
demokrasi karşıtı olanlar, özgürlük karşıtı olanlar rahatsız olacaklar, ama biz
tarihi bir görevimizi yerine getirme bilinciyle bu adımı attık. Bu adım TOBB
ile Hükümete nasip olmuş oldu.”
TOBB üyelerinden Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nı gezmelerini
isteyen Erdoğan, “Duyarak olmasın, televizyonlardaki yalanlarla, şunlarla,
bunlarla olmasın, bizzat görmenizde büyük bir fayda var. Bunlar da inşallah
bizim hizmetimizin önemli bir başlangıcı olur, yeni bir sıçrama olur diyorum”
ifadesini kulandı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder