Sayfalar

5 Temmuz 2018 Perşembe

Oryantalist çağrışımlar yapan muhteşem tablolarıyla bir Türk ressam


Kamil Aslanger (1949, İstanbul)

1949 yılında İstanbul’da doğan Kamil Aslanger, Selimiye Askerî Ortaokulu ve Kuleli Askerî Lisesi’nden sonra 1969 yılında Kara Harp Okulu’ndan mezun olmuş, jandarma subayı olarak sürdürdüğü mecburî hizmet süresini 1979 yılında bitirdikten sonra bütün zamanını resim çalışmalarına ve araştırmalarına ayırmıştır.

Otodidakt bir sanatçıdır. Konularının tamamını İstanbul’dan seçen ressam, son on beş yıldır ağırlıklı olarak oryantalizm üzerinde incelemeler yapmakta ve Osmanlı İstanbul’unun beş yüz yıllık geçmişindeki sosyal hayatından kesitleri, kaybolan kültürel değerleri tabloları ile “Oryantalizm ve İstanbul Serisi” adı altında günümüze taşımaya çalışmaktadır.

Konularını geçmiş yüzyıllardan seçerek izleyiciye oryantalizmi hatırlatan çalışmaları ile bilinen Kamil Aslanger, bu güne kadar yüzlerce tabloya konu olmuş Osmanlı İstanbul’unun sosyal hayatından kesitleri, yirmi yıldır eserleri ile günümüze taşımaktadır.

Çalışmalarında oryantalistlerle aynı teknikleri kullanan Kamil Aslanger, konularına batılı gözüyle değil, kendi geleneklerimiz penceresinden bakarak yeni bir tat, soluk ve renk getirmeyi amaçlamaktadır.

Sanatçı, atalarımızın sabır, hüner ve ince zevkini yansıtan, artık antika olmuş eski eşyaları ve onlarla birlikteliğini tablolarında yansıtmaktadır.

Kişisel Sergiler

1992 Oryantalizm ve İstanbul Serisi: 1 (İstanbul Sokakları ve Evleri )Horhor Sanat Galerisi Fatih- İstanbul

1994 Oryantalizm ve İstanbul Serisi: 2 Cariyeler I Nişantaşı Atölyesi İstanbul

1995 Oryantalizm ve İstanbul Serisi: 3 Cariyeler II Destek Reasürans Sanat Galerisi Maçka- İstanbul

2001 Oryantalizm ve İstanbul Serisi: 4 Topkapı Düşleri As. Müze ve Kültür Sitesi Harbiye- İstanbul

2005 Oryantalizm ve İstanbul Serisi: 5 Lâlezar Devlet Resim ve Heykel Müzesi Opera Meydanı-Ankara

2005 Oryantalizm ve İstanbul Serisi: 6 Lâlezar Toprak Sanat Galerisi İstanbul

2006 Oryantalizm ve İstanbul Serisi: 7 Harem’den Hayaller Kempinski HotelBarbaros Bay-Bodrum

2009 “Sarayın Perileri” Doku sanat Galerisi-İstanbul

Çeşitli zamanlarda açılan vakıf, dernek ve yardım kuruluşlarının sergilerine, Horhor, Ümit Yaşar, Toprakbank, Pırıltı ve Beff Home sanat galerilerinin karma sergilerine, Askerî Müze ve Kültür Sitesinin geleneksel “Yaşayan Asker Ressamlar” 1995-1996-1998-2002-2004 sergilerine katılmıştır.

Sanatçının Oryantalizm Üzerine Düşünceleri

“ ... Oryantalizm sözcüğünü sık sık kullanmaktan amacım, bu akım ya da tavrın halen devam etmekte olması veya kendimi oryantalist saymamdan değil.

Oryantalizmin, doğu ülkelerinin yüzlerce yıl önceki yaşamından görünümler sunan tablolarının konularını, izleyicinin anımsamasını sağlamak. Ben de konularımı geçmişten seçtiğim için, aralarında bağlantı kurabilmelerine yardımcı olmak. Oryantalizm ve oryantalistler, sanat tarihindeki haklı yerlerini aldılar. Doğu dünyasını konu alan o muhteşem tablolar da müzeler ve koleksiyonlardan gülümseyerek bize o günleri anlatıyorlar. Bizler de hayranlıkla onları seyrediyoruz. Geçmişte yaşanan olayları, sosyal yaşamı, farkına varamadan kaybettiğimiz ve bir daha asla geri gelmeyecek olan güzellikleri ve insanları...

Zaten oryantalizme konu olan doğu, biz değil miyiz?

Az sayıdaki bu sanat eserleri acaba geçmişin hayal edebildiğimiz güzelliklerinin hepsini yansıtabiliyorlar mı? Daha pek çok tablolara konu olabilecek başka güzellikler ve olaylar yok muydu? Şüphesiz evet. Olmalıydı.

O halde hayal gücümüzün sınırlarını zorlayalım ve geçmiş yaşama ait yazılı, basılı, görsel ne kadar kaynak, halâ sağlam kalabilen ne kadar mekân, obje, giysi, eşya, alet bulabilirsek, tarihçi değil sanatçı gözüyle araştıralım, inceleyelim ve düşünelim.

Resim sanatının tüm olanaklarını kullanarak ve estetik yaklaşımlarla betimlenmiş yeni kompozisyonlar elde edemez miyiz?

Onların sadece hayal edebildikleri ya da görmek istedikleri gibi gördükleri kültürümüze ve geçmişimize, kendi gözümüz ve gönlümüzle baksak, verdiğimiz eserler, batılı ressamlarınkilerle aynı şeyler mi olur?

Hatta biz oryantalizmin doğduğu 19’uncu Yüzyıldan daha gerilere gidelim, 16’ıncı Yüzyıla kadar uzanalım veya daha gerilere...

O dönemlerdeki çalışmalarıyla harikalar yaratmış olan mimarlar, taş yontma, ahşap oyma, kündekâri, Edirnekâri ustaları, çini ustaları, hattatlar, kalem işi ustaları, nakkaşlar ve çarşı ressamları her karış yere, duvara, tavana, kumaşa, halıya döktükleri göz nurunu, verdikleri emeği, ruhu, sevgiyi ve o muhteşem yeteneklerini, ince zevklerini, bazı engeller olmasaydı da resim sanatı için kullanabilselerdi...

Acaba nasıl şaheserler ortaya çıkardı? Hangi güzellikleri bizlere ulaştırırlardı? Toplumsal olaylar karşısındaki tavırları nasıl olurdu? Olaylara sanatçı gözüyle nasıl bakarlardı?

Veyahut da ben o dönemlerde yaşasaydım neler yapabilirdim? Bu gün kaybolmuş olan hangi değerleri resimlerime konu ederdim? Hele o günlerin İstanbul’u...  Binlerce tabloya konu olan doyumsuz güzellikler arasından neler seçerdim?

Bütün bunları düşünüp düşleyerek, zaman tünelinde resim yapmaya çalışıyorum.”


Hiç yorum yok: