Pazar günü yeniden açılışı yapılan Bulgar Ortodoks Kilisesi (Demir Kilise) “Sveti Stefan”ın hikayesini Yapı Kredi Yayınları’ndan çıkan Hasan Kuruyazıcı ve Mete Tapan’ın Sveti Stefan Bulgar Kilisesi: Bir Yapının Monografisi kitabından derledik.
Bulgar Ortodoks kilisesi Demir Kilise “Sveti Stefan”
İstanbul’da Haliç boyunca Fener’den Balat’a doğru giderken sağda, Paşa Caddesi
ile Balat Vapus İskelesi Caddesi arasında yer alıyor. Bulgarca “Sveti” sözcüğü
Türkçe “Aziz” anlamına geliyor ve “sv.” Biçiminde kısaltılıyor. Baştan aşağı demirle inşa edildiği için Demir Kilise diye
anılıyor.
Bütün dış kaplamaları, pilastrlar (gömme ayaklar) ve
pilastir başlıkları, pencere doğramaları, kapı kanatları, kemerler, saçak
silmeleri, çatı, çatının kenarı boyunca uzanan parapet (korkuluk) duvarı ile
bunun üzerindeki babalar, çan kulesi, bu kulenin dört yanındaki dört balkon, iç
mekândaysa duvarlar, merdivenler, bütün kolonlar ve kolon başlıkları demirden
yapılmış durumda.
Kilise 19. Yüz yılın sonlarında prefabrike olarak Viyana’da
üretildi. Daha sonra tüm parçaları İstanbul’a getirildi.
Kilisenin inşası, Bulgar Ortodoks Kilisesi yani Bulgar Eksarhhanesi
kurma girişimiyle iç içe gerçekleşti.
Bu dönem İstanbul’daki sayıları 400 bin civarında olan
Bulgarlar Fener Rum Patrikhanesine bağlı sayılıyordu ve bu nedenle kendi
kiliseleri yoktu. Bulgarlar ilk olarak Rum Ortodoks Kilisesinden ayrılıp
kendilerine mahsus bir kilise için mücadele ettiler
Kilisenin 20. Yüzyılın başlarındaki hali |
Rum Patrikhanesini bir sorun olarak gören Bâb-ı Âlî (Osmanlı
Hükümeti), Bulgarların ayrılmasını Rum Patrikliğini zayıflatmak için bir fırsat
olarak değerlendirdi.
Hükümet kilisenin değil bir papaz evinin yapılmasına izin
vererek görünüşte söz konusu yasağı bozmayacağını düşünür, Bulgar cemaati de bu
binada aslında bir kiliseden farksız olarak ibadet etme olanağı kavuşacaktır.
Başka bir deyişle Bulgarlar adına kilise demeden bir kiliseye sahip olacaktır.
Babıali, başvuruyu 6 günde kabul eder.
Fenerek’deki konak ve arazisi başvuru dilekçesini yazan
Stefan Bogorodi’ye Sultan tarafından verilmiştir. Bogorodi bu alanı Bulgar
cemaatine bağışlar.
İlk ahşap kilise
İlk kilise. (Ahşap kilise) Yaklaşık 1896 |
1898’de yeni Sveti Stefanın açılmasının ardından 40 gün
sonra önünün açılması için yıkılır. Sadece mihrap bölümü yerine bir anı taşı
dikilir.
Papaz evi adıyla açılmasından 7 ay sonra 14 Mayıs 1850’de
Bulgar kilisesi yönetim kurulu Sv. Stefan adıyla bu kez gerçek bir kilise
inşasına karar verir. 1858’de Rum Patrikliği’nden izin alırlar. Kilise
inşaatından İtalyan mimar V.G. Fosati görevlendirilir.
8 Mayıs 1858 de inşaat başlar. 260 işçi çürük olan zemini
sağlamlaştırmak için hiç ara vermeden her biri 9-10 m boyundaki çam ağacından
2089 adet kazık çakar ama zemin sağlamlaştırılması yeterli olmaz, zemin denize
kayar. Halktan toplanan paranın büyük bölümü harcandığından temel duvarları
zemin hizasına yükseldiğinde para biter. İnşaat Ocak 1860’da durur.
İlk kilisenin içi (Ahşap kilise) |
Patrikhane Sen Sinodu (Kutsal Ruhani Meclisi) Eylül 1872’de
Bulgarları afaroz eder ve kilisenin kendisine bağlı olmadığını açıklar.
Eksarhhane dairesi 1894’de depremden zarar görür, sonra birkaç yer değiştirse
de 1907’de Şişli’deki köşke geçilir. 1913’te Eksarh Vekilliği oluşturulup
İstanbul’dan Sofya’ya taşınır.
Rum ve Bulgar kiliseleri arasındaki ayrılık 73 yıl sonra
kalkar. 22 Şubat 1945’te Sv. Stefan yine İstanbul Ökümenik Patrikhanesi’ne
bağlanır.
İlk proje
Bulgar Eksarhhanesi güçlenirken daha büyük bir kilise inşa
edilmek istenir. 93 Harbi’nden sonra 3 Mart 1878’de imzalanan Ayastefanos
Anlaşması’yla Bulgar Prensliği kurulur. Bulgar hükümeti İstanbul’da yeni bir
Bulgar kilisesi kurulması çabalarına destek verir.
Bu günkü Sv. Stefan Kilisesi (Demir Kilise) Viyana'da fabrikanın bahçesinde kurulurken. 1894 |
8 Aralık 1889 da sadaret 11 arşın 4 parmak irtifaında ve 870
arşın terbi’inde olmak üzere inşayı kabul eder.
Ama 12 Ocak 1890’da sadrazaam binanın yönetmeliğe uymadığı
gerekçesiyle yeni projeyle kendilerine başvurulmasını ister. Aznavur bunun
üzerine yeni proje çizer. 1893 ilkbaharına demir parçaların üretimine başlanır.
Aznavur ile Sofya’da görevlendirilen mimar Şamarciyev, Viyana’da kilisenin
durumunu denetler.
Açılış törenine birçok yerden çok sayıda Bulgar gelmek ister
ama kilisenin Fener’deki Rum kiliselerine yakın olduğu ve Rum kilisesiyle
aralarının açık olduğu gerekçesiyle İstanbul’a Bulgarların gelmesini engellemek
ister.
Kilise tam olarak 20 Eylül 1898’de törenle açılır.
Mimar Hovsep Aznavur
Hovsep Aznavur (Oturan) |
Hovsep Aznavur 1867’de babasıyla birlikte Londra’dan
İstanbul’a geldi. Aynı yıl öğrenimi için Venedik’e gönderildi. 1871’de babasını
çağrısıyla İstanbul’a döndü. 1876’da mimarlık okumak üzere Roma’ya giderek
Güzel Sanatlar Akademisi’ne girdi. 1876’da Roma’da düzenlenen İtalya
yarışmalarında jimnastik dalında katılıp birinci oldu. 1879’da ödülle akademiyi
bitirip İstanbul’a döndü.
Aznavur’un bazı eserleri şunlar:
Yeni Fransız Tiyatrosu, Tepebaşı Tiyatrosu, bugünkü Kadir
Has Üniversitesi’nin bulunduğu tütün fabrikasını, Sansayan Han, Gülbenkyan Han,
Topalyan Han, Heybeliada’daki Abbas Halim Paşa Köşkü, Kanlıca’daki Prenses
Rukiye Yalısı, Mısır Apartmanı, Beyoğlu’ndaki Ermeni Tiyatrosu, Tokatlıyan
Oteli, Sebuhyan Hanı, Culyani Apartmanı, Maliye Nazırı Agop Paşa Kazazyan
Türbesi, Vaha Efendi Türbesi.
Aznavur ayrıca İstanbul’daki Sahmanatrakan Ramgavar (Meşru
Sosyalist) Partisi’nin kurdu, Kahire’deki Ermeni Cemaati’nin yönetim kurulunda
yer aldı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder