![]() |
Cumhurbaşkanı Erdoğan, TÜPRAŞ tesislerinin açılışında konuştu |
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “İçeride ya da dışarıda,
algı operasyonları yoluyla; yalan haberler, yalan manşetler yoluyla Türkiye’ye
hâlâ istikamet çizmeye çalışanlarla hiçbir şekilde uzlaşmayacağız. Onların
önünde hiçbir şekilde diz çökmeyeceğiz” dedi.
Erdoğan, 14 Aralık’ta gerçekleşen gözaltı operasyonunu ve bu
operasyona karşı Avrupa Birliği tarafından gösterilen tepkileri de değerlendirdi.
Erdoğan, şöyle konuştu:
“50 yıldır bu ülkeyi AB kapısında bekletenler, acaba bu
atılan adımın ne olduğunu biliyor musunuz? Ulusal güvenliğimizi tehdit eden
unsurlar, ister basın mensubu olsun, ister şu olsun, ister bu olsun, gerekli
cevabı alacaklardır. Onları bizim bu ülkede egemen duruma getirmemiz mümkün
değildir. Böyle bir adımı atarken de, ‘acaba AB ne der? acaba AB bizi alır mı,
almaz mı?’ bizim böyle bir derdimiz yok. Biz, kendi göbeğimizi kendimiz
keseriz. Lütfen siz, kendi aklınızı kendinize saklayın!”
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, TÜPRAŞ fuel oil dönüşüm
tesislerinin açılışında bir konuşma yaptı.
Onların önünde hiçbir
şekilde diz çökmeyeceğiz
Bir süredir Türkiye ekonomisine yönelik olarak içeride ve
dışarıda belli çevrelerin, sistematik bir algı operasyonu yürüttüklerine işaret
eden Erdoğan, “Bazı gazeteler, dergiler, televizyonlar, onların yanında bazı
ulusal ve uluslararası çevreler, Türkiye ekonomisi hakkında tamamen gerçek dışı
bir algıyı yerleştirmeye çalışıyorlar” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bütün bu saldırılara ve operasyonlara
rağmen Türkiye’nin bugün 3 milyar Dolarlık en büyük sanayi tesisinin açılışını
gerçekleştiriyor olmasının çok önemli ve son derece manidar olduğunu söyledi.
Erdoğan, şöyle konuştu:
“Kim ne derse desin, kervan yürüyor. Kim hangi operasyonu yaparsa
yapsın Türkiye, büyümeye, güçlenmeye, hedeflerine kararlı bir şekilde, doğru
bir şekilde ilerlemeye devam ediyor. Tüpraş’ın, hiçbir algı operasyonuna,
hiçbir yalana itibar etmeden bu büyük yatırımı gerçekleştirmiş olması, Türkiye
ekonomisini karalayan bütün o çevrelere verilmiş en güçlü cevaptır.
Türkiye’deki tüm yatırımcılardan, girişimcilerden beklentimiz, işte budur.
Uluslararası yatırımcılardan da beklentimiz budur. Hiç kimse algılara
aldanmasın, gerçeğe baksın. Gerçek rakamlara, gerçek manzaraya baksın ve
kararını da o şekilde versin. Bakın burada bir hususun altını da özellikle
çizmek istiyorum: İçeride ya da dışarıda, algı operasyonları yoluyla; yalan
haberler, yalan manşetler yoluyla Türkiye’ye hâlâ istikamet çizmeye
çalışanlarla hiçbir şekilde uzlaşmayacağız. Onların önünde hiçbir şekilde diz
çökmeyeceğiz.”
“Türkiye’nin eski günlere döneceği umuduyla kirli işlere,
kirli ilişkilere ve kirli ittifaklara girenler, başarılı olamayacaklarını
görsünler ve bundan artık bir an önce vazgeçsinler” tavsiyesinde bulunan
Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti:
“Sevgili dostlar, lütfen yalanlara bakmayın. Siz, kuyruğuna
basıldığı için feryad-ı figan edenlere, ortalığı velveleye verenlere hiç itibar
etmeyin. Türkiye’de hamdolsun çok güzel gelişmeler yaşanıyor. İnşallah çok daha
iyi, çok daha güzel gelişmeler yaşanacak. Bütün bu yaşananlar, normalleşme
sürecidir. Bütün bu yaşananlar, şunu kesinlikle unutmayalım ki, Türkiye’nin o
‘Yeni Türkiye’ye yönelik tohumlarının atılış sürecidir.”
Medya dünyasının, girdiği kirli ilişkilerden sıyrılacağına,
tehlikeli vesayetten kendisini kurtaracağına inandığını ifade eden Erdoğan, şunları söyledi:
Paralel yapılara kol
kanat gerenler, er ya da geç mahcup olacaklardır
“Bu kirli odaklara boyun eğenler, milletin karşısında
kaybetmeye mahkûmdur, bunu böyle bilmeleri gerekir. Şantaja, tehditlere,
uluslararası çevrelerin ülkemiz üzerinde, milletimiz üzerinde kurdukları
kumpaslara bu millet, gelmiyor ve gelmeyecektir. İşte onun için, vatanını
seven, insaf sahibi, vicdan sahibi herkesi, bu kirli odaklara, bu kirli
çevrelere cesur bir duruşla cevap vermesini, özellikle hatırlatmak istiyorum.
Her zaman söylüyorum; bîtaraf olan bertaraf olur. Onun için tarafımızı çok iyi
belirlememiz lâzım. Duruşumuz, çok önemli; ama yalpalayan değil, omurgalı
duruşlar çok önemli. Omurgalı durduğumuz zaman, bilesiniz ki millet kazanacaktır;
millet kazandığı zaman Türkiye kazanacaktır. Ülkesinin bağımsızlığı tarafında
saf tutmayan, milletin kararı karşısında yok olup gitmeye mahkûmdur. Maşalara,
taşeronlara, paralel yapılara kol kanat gerenler, müsamaha gösterenler, er ya
da geç, onlar da mahcub olacaklardır.”
Konuşmasının devamında, 14 Aralık’ta gerçekleştirilen
gözaltı operasyonlarına ve bu operasyona gösterilen tepkilere de temas eden
Erdoğan, şöyle konuştu:
Ulusal güvenliğimizi
tehdit edenler, basın mensubu da olsa gerekli cevabı alacaklardır
“Dün, bağımsız savcılar tarafından başlatılan ve tamamen
hukuk içerisinde yürütülen operasyon karşısında içeride ve dışarıda haddi aşan,
insafı aşan asıl niyetler ortaya koyan bazı tepkiler sergileniyor. Eski Türkiye’nin
bütün aktörleri, eski Türkiye’yi özleyen tüm taraflar, ittifak halinde, koro
hâlinde savcılarımıza, hakimlerimize emniyet görevlilerimize belli merkezlerden
idare edilen bir baskıyı uygulamaya çalışıyor ve düşünebiliyor musunuz, adımlar
atıldığı anda Avrupa Birliği’nden (AB) hemen birisi çıkıyor, açıklama yapıyor. Sen,
neye göre bu açıklamayı yapıyorsun? Neyi biliyorsun? 50 yıldır bu ülkeyi AB
kapısında bekletenler, acaba bu atılan adımın ne olduğunu biliyor musunuz?
Ulusal güvenliğimizi tehdit eden unsurlar, ister basın mensubu olsun, ister şu
olsun, ister bu olsun, gerekli cevabı alacaklardır. Onları bizim bu ülkede
egemen duruma getirmemiz mümkün değildir. Böyle bir adımı atarken de, ‘acaba AB
ne der? acaba AB bizi alır mı, almaz mı?’ bizim böyle bir derdimiz yok. Biz,
kendi göbeğimizi kendimiz keseriz. Lütfen siz, kendi aklınızı kendinize
saklayın! Ve şunu da söyleyeyim: AB eğer bu konuda çok dürüstse, burada Sabancı
grubunu, biliyorsunuz, kardeşini, çıkıp da iş yerinde katleden bir Fehriye
Erdal’ı bir kapıdan alıp bir kapıdan bırakanlar, acaba hukuk adına bu ülkeye
bir cevap verebilirler mi? Aynı şekilde yine Avrupa’da 7 tane vatandaşımızı
öldürenler, hâlâ basın mensupları dahi yargıya sokulmadılar. TRT dahi sokulmadı.
Bunun hesabını bize verebilirler mi? Hâlâ cevabı ortada yok. Aynı şekilde,
Sindelfingen’de kundaklanarak, biliyorsunuz, bizim oradaki kardeşlerimizin
evleri yakıldı ve 7 kişi öldü. Bunun failleri hakkında hâlâ bir cevap yok.
Bunlara cevap verin. Ben, bir ülkenin başındaki şahısla görüşüyorum, kendisine
dosyaları veriyorum, Türkiye’deki terör örgütüyle ilgili. Diyor ki, “4 bin tane
şu anda açtığımız dava var”. ‘Netice?’ diyorum, netice yok. Avrupa’nın şu anda
en güçlü ülkesi. Almanya’dan bahsediyorum. Peki, böyle bir ülke, PKK terör
örgütüyle alâkalı bu dosyalar veriliyor, ‘hiçbir netice yok’ diyorsunuz, ama
kalkıp benim ülkeme yönelik operasyon yürütmek istiyorsunuz. Kusura bakmayın;
AB, kalkıp, ulusal güvenliğimizi tehdid eden bu unsurlarla ilgili şu anda
güvenlik güçlerimizin attığı bir adıma, hukukun attığı bir adıma kendisinde
müdahale yetkisi aramasın, lütfen kendi işine baksın.
Haksız bir operasyonla
122 kişiyi içeri almışlardı
Değerli dostlarım, şunu tabi herkesin bilmesi lâzım; hakim
ve savcılarımızın, görevlilerimizin korkutulmasına, sindirilmesine, etki altına
alınmasına asla ve asla biz fırsat vermeyiz, vermeyeceğiz. Atılacak olan her
adım, hukuk içinde atılacak, bütün işleyiş hukuk içinde olacak, karar da
inşallah hukuk içinde, demokrasi içinde, yasalar ve vicdan çerçevesinde
verilecektir. İnanıyorum ki, artık normalleşen, normalleşmeye başlayan hukuk
sistemi, hiçbir masumun ceza almasına, hiçbir suçlunun da elini, kolunu
sallayarak dolaşmasına müsaade etmeyecektir. Yapılanın, yapanın yanına kâr
kaldığı Türkiye, eskide kalmıştır. Ha, şunu da söyleyeyim: Olay, bir ‘basın
özgürlüğü’ meselesi değildir. İşte açıkça zaten söylüyorlar; 17 yıl iki gözü
dahi görmeyen bir insanı, bütün bir operasyonun başı diye yakalayıp, 122 kişiyi
içeriye alanlar, işte bunlardı ve o insanların şikâyeti üzerine açılmış bir
süreç ve bu sürecin şu anda bedelini ödüyorlar ve ödeyecekler. Zulüm ve ihanet,
tarihin hiçbir döneminde, hiçbir yerde karşılıksız kalmamıştır ve Türkiye’de de
kalmayacaktır. Onlar, bağıracaklar, feryad edecekler, belki de ağlayacaklar;
onlar da arkalarına ‘güneydeki sevdikleri ülke’yi (İsrail’i) alarak, o belli uluslararası
çevreleri, uluslararası medyayı alarak ihanetlerini tescillemeye devam edeceklerdir.
İşte yine söylüyorum: ‘Basın özgürlüğü’ diyorlar, alâkası yok. Biz, bunların ‘basın
özgürlüğü’ ifadesinden ne demek istediklerini anlarız. Bize zaman zaman
gelirler. Uluslararası camiadan da gelirler. Bir ay kadar önce de geldiler. Çok
enteresandır; dediler ki, işte “içeride gazeteciler var” ve “içeride
gazeteciler var” derken, bize yığınla sayı çıkardılar. Adet ne biliyor musunuz?
7 tane. Bunu açacaklarını bildiğim için, ben de Adalet Bakanlığı’ndan bütün
belgeleri aldırdım ve bu 7 kişinin suçları; bekçi öldürmekten tutun, polis
öldürmeye varıncaya kadar, ellerinde silah bulundurmaya varıncaya kadar, DHP-C
terör örgütünün mensubu olduklarına varıncaya kadar her şeyi önlerine koydum. Şimdi
ne diyorsunuz? Cevap yok. İşte bunların avukatlığına soyunuyorsunuz. Ve kusura
bakmayın, ilginçtir, bunların davalarının bizden yeniden açılmasını istiyorlar.
Böyle bir yaklaşım tarzı. Türkiye, artık eski Türkiye değil, yeni Türkiye ve
burada adalet egemen olacaktır, hakim olacaktır.
Dostlar, bizi işimize bakacağız. Biz, iftiralara, yalanlara,
algı operasyonlarına boyun eğmeden, Türkiye’yi büyütmeye, inşallah, devam
edeceğiz. Ne yaparlarsa yapsınlar, ekonomimizi daha da büyüteceğiz. Çünkü güçlü
bir Türkiye, inanıyorum ki, gündemi belirleyen bir Türkiye olacaktır; gündemi
belirlenen bir Türkiye olmayacaktır. Aynı şekilde, ne yaparlarsa yapsınlar,
biz, çözüm sürecini de daha da güçlendireceğiz. Onların algı operasyonlarına
inat, biz, demokrasiyi, kardeşliği, birlikte yaşama kültürünü daha da
çoğaltacağız.”
(Radyo Muhabir)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder